SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HİBE VE FADLİHA

<< 1133 >>

باب: الهبة للولد، وإذا أعطى بعض ولده شيئا لم يجز، حتى يعدل بينهم ويعطي الآخرين مثله، ولا يشهد عليه.

11. KİŞİ'NİN ÇOCUĞUNA HİBE ETMESİ  -  Kişi, çocuklarından birine bağışta bulunur, bütün çocuklarına adil davranmaz ve diğerlerine de aynı şeyden vermezse bu bağışı caiz olmaz. Bağışa birini şahit tutmak gerekmez.

 

وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (اعدلوا بين أولادكم في العطية).

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:  "Çocuklarınıza yaptığınız bağışlarda eşitliği gözetin" buyurmuştur.

 

وهل للوالد أن يرجع في عطيته، وما يأكل من مال ولده بالمعروف ولا يتعدى.واشترى النبي صلى الله عليه وسلم من عمر بعيرا، ثم أعطاه ابن عمر، وقال: اصنع به ما شئت. [ر: 2009]

Baba çocuğuna yaptığı bağıştan dönebilir mi? Oğlunun malından örfe uygun olarak yer ve aşırı gitmez. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ömer'den bir deve satın alarak İbn Ömer'e vermiş ve "Bu deveye dilediğini yap" buyurmuştur.

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن ابن شهاب، عن حميد بن عبد الرحمن، ومحمد بن النعمان بن بشير: أنهما حدثاه عن النعمان بن بشير: أن أباه أتى به إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: إن نحلت ابني هذا غلاما، فقال: (أكل ولدك نحلت مثله). قال: لا، قال: (فارجعه).

 

[-2586-] Nu'man b. Beşir r.a.'den rivayet edilmiştir: Babası onu Allah Resulülne Sallallahu Aleyhi ve Sellem getirerek: "Ben bu oğluma bir köle bağışladım" demişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bütün çocuklarına bunun gibi bir köle bağışlamış mıydın?" buyurdu. Babam "Hayır" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:   "O zaman bu bağıştan vazgeç" buyurdu.

 

Tekrar: 2587, 2650

 

 

باب: الإشهاد في الهبة.

12. HİBEYE ŞAHİT TUTMAK

 

حدثنا حامد بن عمر: حدثنا أبو عوانة، عن حصين، عن عامر قال: سمعت النعمان بن بشير رضي الله عنهما وهو على المنبر يقول:

 أعطاني أبي عطية، فقالت عمرة بنت رواحة: لا أرضى حتى تشهد رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأتى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: إني أعطيت ابني من عمرة بنت رواحة عطية، فأمرتني أن أشهدك يا رسول الله، قال: (أعطيت سائر ولدك مثل هذا). قال: لا، قال: (فاتقوا الله واعدلوا بين أولادكم). قال: فرجع فرد عطيته.

 

[-2587-] Amir'den rivayet edilmiştir: Nu'man b. Beşir'i, minberde şöyle derken işittim: Babam bana bir bağışta bulunmuştu. Amra binti Revaha, "Allah Resulü'nü şahit tutmadığın sürece bu bağışı kabul etmiyorum" dedi. Bunun üzerine babam Allah Resulü'ne giderek: "Ey Allah'ın Resulü! Ben, Amra binti Revaha’dan olan oğluma bir bağışta bulundum. Seni buna şahit tutmamı istedi" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Diğer oğullarına da buna denk bir bağışta bu/undun mu?" diye sordu.

 

"Hayır" dedi. Bunun üzerine "Allah'tan korkun ve çocuklarınız arasında adaleti gözetin" buyurdu. Bunun üzerine babam geldi, bağışladığı şeyi geri aldı.

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal der ki, yukarıdaki İbn Ömer hadisinin konu başlığına uygun yönü şudur: Hz_ Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ömer'in devesini oğlu İbn Ömer'e bağışlamasını isteseydi Hz. Ömer bunu derhal yerine getirirdi. Fakat böyle yapsa oğulları arasında eşitliği gözetmemiş olurdu. Bundan dolayı Hz. Nebi (s.a.v.) devesini ondan satın alarak oğlu Abdullah'a bağışlamıştır.

 

Mühelleb şöyle der: Bu hadis, bir kimse birinin oğluna bir bağışta bulunduğunda onun oğulları arasında eşitliği gözetmesinin gerekmediğini gösterir.

 

Hüküm Mühelleb'in dediği gibidir.

 

Kişinin çocuklarına yaptığı bağışta eşitliği. gözetmesini gerekli görenler bu hadisi delil getirmişlerdir. Buhari bunu açıkça ifade etmektedir. Tavus'un, Sevrı'nin, Ahmed b. Hanbel'in ve İshak'ın görüşü budur. Bazı Malikilerin görüşü de böyledir.

 

Bu konuda yaygın olan görüş, bu bağış ın geçersiz olduğu yönündedir. Ahmed b. Hanbel'den "Geçerli olur, ancak babanın bu bağıştan vazgeçmesi gerekir" görüşü nakledilmişti. Yine Ahmed b. Hanbel'den "Çocuklardan birinin kötürüm olması veya borçlu olması vb. bir sebep bulunduğunda çocukları birbirinden ayırarak birine diğerlerinden fazla bağışta bulunmak caizdir" görüşü nakledilmiştir.

 

Ebu Yusuf'tan "Baba, birini diğerlerine üstün tutarak diğer çocuklara zarar verme amacı taşıyorsa eşitliği gözetmesi farzdır" görüşü nakledilmiştir.

 

Ancak alimlerin çoğunluğu çocuklar arasında eşitliği gözetmenin müstehap olduğu görüşündedir. Onlardan birini üstün tutarsa yaptığı bağış geçerli olur, ancak mekruhtur.

 

Bu hadis, babanın oğluna yaptığı bağıştan vazgeçme hakkı olduğu görüşüne delil getirilmiştir. Anne de böyledir. Fakihlerin çoğunluğunun görüşü budur.

 

Şafii: "Durum her ne olursa olsun babanın bağıştan vazgeçme hakkı vardır" derken; Ahmed b. Hanbel "Durum her ne olursa olsun bağışta bulunan kişinin, yaptığı bağıştan vazgeçmesi helal olmaz" demiştir.

 

Kufe fakıhleri ise "Baba küçük (henüz ergenlik çağına girmemiş) oğluna bağışlamış ise vazgeçme hakkı yoktur. Büyük oğluna bağışlamış ve oğlu bağışı teslim almış ise hüküm yine böyledir. Kadın kocasına veya koca karısına veya bir akrabasına bağışlamış ise bu bağışlardan vazgeçmek caiz olmaz" demişlerdir.

 

İshak, akrabaya bağış konusunda onlarla aynı görüşü paylaşmıştır.

 

Alimler çoğunluğunun babayı genel hükmün kapsamı dışında tutmalarının delili, çocuğun ve malının babaya ait olmasıdır. Dolayısıyla baba gerçekten vazgeçmiş değildir.

 

Bu hadiste kardeşleri birbirine yaklaştıracak şeylerin yapılması ve birbirine kin tutmalarını ve babalarına isyan etmelerini doğuracak şeylerden uzak durulması teşvik edilmiştir. Babanın kendi koruması altındaki küçük oğluna yaptığı bağışta çocuğun teslim alması şartı aranmaz.

 

Mübah olmayan konularda şahitlik görevini yüklenmek mekruhtur. Bağışta birini şahit tutmak farz değil, ancak meşrudur.

 

Kişinin çocuklarından birine ve eşlerinden birine ilgi duyması da caizdir. Ancak bunun dışındaki konularda onlar arasında eşitliği gözetmek gerekir.

 

Yine bu hadis, devlet başkanının şahitlik görevini yüklenmesinin caiz olduğunu göstermektedir. Bunun faydası şudur: Devlet başkanı, hakimin kendi bilgisine göre hüküm vermesini caiz görenlere göre, bu konuda kendi bilgisine göre hüküm verir. (Burada hakimin bilgisinden kasıt, dava konusunu hakimin şahitlik edecek derecede yakından bilmesi durumudur) Ya da gerektiğinde yardımcılarından birinin yanında şahitlik eder.

 

Yine bu hadis, açıklanması gereken durumlarda hakim ve müftünün (davanın taraflarına ve fetva isteyene) bazı sorular sormasının meşru olduğunu gösterir. Çünkü Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Başka çocuğun var mı" diye sormuş; "Evet, var" deyince "Onların hepsine buna denk bir bağışta bulundun mu?" diye de sormuş; "Hayır" cevabını verince "O zaman ben şahit olmam" buyurmuştur. Bundan anlaşıldığına göre bu kişi "evet" cevabını verseydi Hz. Nebi s.a.v. şahit olacaktı.

 

Yine bu hadis, hibeye sadaka denilmesinin caiz olduğunu;

 

Devlet başkanının çocukların yararına söz söyleme yetkisi olduğunu; Hakkı derhal kabul etmek gerektiğini;

 

Hakim ve müftünün her zaman Allah korkusunu telkin etmesi gerektiğini gösterir.

 

Yine bu hadis aşırı hırslı olmanın ve ince eleyip sık dokumanın (yani lüzumsuz ayrıntılara dalmanın) sonunun kötü olduğuna işaret etmektedir. Çünkü Amre, kocasının çocuğuna verdiğine razı olsaydı kocası bundan vazgeçmeyecekti. Bu bağışı kesinleştirmek konusunda hırs gösterince bağışın geçersiz olması sonucunu doğurdu.

 

Mühelleb şöyle demiştir: Bu hadis devlet başkanının, kişinin mirasçılarından mal kaçırmak istediğini biliyorsa onun bağış ve vasiyetini geçersiz kılma yetkisinin olduğunu gösterir. Doğrusunu Allah bilir.